1 Comments       0 Reposts       0 QuoteReposts       0 Reposts       0 Likes       0 Diamonds
Comments (work-in-progress)
@akalayci34 - May 06, 2025
Kliklerin Mücadelesi, Kitlelerin Manipülasyonu: Sokakta Birlik Görünümünden Ayrışma Mühendisliğine

Giriş:
Türkiye’nin siyasal muhalefet sahnesinde son yıllarda ilginç bir dönüşüm yaşanıyor. 2023 seçimleri öncesinde ve özellikle Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı dönemde sokakta oluşan muhalefet dayanışması, CHP ile Zafer Partisi gibi partileri taban düzeyinde geçici de olsa yan yana getirmişti. Ancak 2025’e gelindiğinde bu yakınlaşmanın kimi aktörlerce hedef alındığı, siyasi mühendislik yoluyla ayrıştırılmaya çalışıldığı görülüyor. Bu sürecin merkezinde provokatif figürler, kirli geçmişe sahip aktörler ve dikkatle seçilmiş sembolik olaylar var. Sadece Türkiye’ye özgü olmayan bu mühendisliklerin izlerini Brezilya’dan Fransa’ya, ABD’den Hindistan’a kadar pek çok ülkede görmek mümkün.
________________________________________
I. Tabanlar Arası Birlikten Tabanlar Arası Kuşkuya: Siyasi Provokasyonun Anatomisi
Ayyüce Türkeş’in 3 Mayıs Türkçüler Günü’nde babasının mezarı başında saldırıya uğraması ve hemen ardından Özgür Özel’e yapılan fiili müdahale, görünürde bağımsız olaylar gibi sunulsa da dikkatli bir okuma, bu gelişmelerin aynı siyasal mühendislik planının parçaları olabileceğini düşündürüyor. Özellikle Özgür Özel'e saldıran kişinin geçmişi (evlat katili, sabıkalı bir figür) ve Zafer Partisi’yle ailevi bağları, olayın "raslantı"dan ibaret olmadığını gösteriyor.
Bu noktada, Brezilya’da Jair Bolsonaro’nun iktidardan düşüşü sonrası Luiz Inácio Lula da Silva’ya yöneltilen benzer türde sokak provokasyonlarını hatırlamak önemli. Lula'nın destekçileri, Bolsonaro yanlısı milis gruplar tarafından kitlesel protestolar sırasında hedef alınmıştı. Amaç, muhalefet içinde korku üretmek ve birlik görüntüsünü bozmaktı.
________________________________________
II. Siyasi Aygıtlar Arasında Gizli Çatışma: Kim, Kimin Mücadelesini Çalıyor?
Bugün Türkiye’de muhalefetin iki farklı cephesi arasında hem bir yakınlaşma hem de eşzamanlı bir ayrışma yaşanıyor. CHP’nin merkez sol-seküler tabanı ile Zafer Partisi’nin milliyetçi-seküler tabanı, iktidara karşı duydukları ortak tepkiyle geçici bir dayanışma içinde görünse de bu birlikteliği sabote etmeye çalışan iç klikler devreye girmiş durumda.
Bu ayrıştırma taktikleri, tıpkı Fransa’daki Sarı Yelekliler hareketi sırasında Macron hükümetinin bazı protesto liderlerini "radikalleştirme" ve "kriminalize etme" stratejisini hatırlatıyor. Hükümet, hareketi bölmek için güvenlik bürokrasisini devreye sokmuş, bir yandan sendikalarla reform pazarlığı yaparken, diğer yandan marjinal grupların eylemlerini provoke ederek halk desteğini kırmaya çalışmıştı.
________________________________________
III. Muhalefeti Muhalefetle Bastırmak: Sahte Bağımsızların Rolü
Türkiye’de Vatan Partisi, Sosyalist Cumhuriyet Partisi ve hatta kimi zaman Zafer Partisi gibi partiler, görünüşte “bağımsız”, “anti-emperyalist” ya da “ulusalcı” duruşlar sergilese de pratikte halkın öfkesini soğurmak ve sistem içi dengeleri yeniden kurmak için araçsallaştırılmış durumda. Bu yapılar, CHP ya da DEM gibi daha büyük muhalefet bloklarını zayıflatmak için kullanılıyor. 2023’te seçim sürecinde benzer yapılar, "aday dayatması" söylemiyle muhalefeti parçalayarak Erdoğan’ın kazanmasında dolaylı rol oynamıştı.
Bu örüntü, Hindistan’da BJP karşıtı muhalefetin Aam Aadmi Partisi (AAP) ve Kongre Partisi gibi aktörler tarafından zaman zaman bölünmesine benzetilebilir. Hindistan’da da iktidar yanlısı klikler, muhalefet içinde aşırı laikçi ya da milliyetçi görünümlü partileri destekleyerek muhalefeti kontrol altında tutmaya çalışıyor.
________________________________________
IV. Sokağın Temsil Krizi: Kim Gerçek Halk?
Özgür Özel ve Ayşe Ateş’in Ümit Özdağ’ın duruşmasına katılması, bir yandan “muhalefetin genişlemesi” görüntüsü yaratırken, diğer yandan İmamoğlu protestoları sırasında oluşan ZP-CHP tabanı dayanışmasının sistematik olarak dağıtılmaya çalışıldığını da gösteriyor. Ayyüce Türkeş’e mezar başında yapılan saldırı da benzer şekilde milliyetçi tabanı duygu düzeyinde bölmeyi hedefliyor.
Bu durum, ABD’de Black Lives Matter (BLM) hareketi sırasında yaşanan “halkın kim olduğu”na dair temsil krizini hatırlatıyor. BLM’nin kitlesel desteğini gören iktidar, bu hareketin içine ajan provokatörler yerleştirerek hem şiddet görüntüleriyle meşruiyetini zayıflattı hem de bazı reformist siyah liderlerle perde arkası pazarlıklar yaparak hareketi yatıştırmaya çalıştı.
________________________________________
V. Sonuç: Kitlenin Bilinci ile Kliklerin Oyunu Arasında Sarkaç
Türkiye'de 2025 yılı itibarıyla iktidarın karşısındaki muhalefet yalnızca seçimlerle değil, çok daha derin bir tarihsel hesaplaşmayla yüzleşiyor. Ancak bu süreçte hem iktidarın hem de sisteme entegre bazı kliklerin, halk hareketini araçsallaştırarak kendi pazarlık gücünü artırma çabası dikkat çekiyor.
Kimi zaman “şehitlik”, kimi zaman “Kürt sorunu”, kimi zaman da “mezar ziyareti” gibi duygusal motifler kullanılarak siyasal duyarlılıklar provoke ediliyor. Oysa tarih, bu tür girişimlerin, halkın gerçek öfkesinin önüne set çekemediğini defalarca kanıtladı.
Nasıl ki 1789 Fransa’sında "soylular meclisi", 1917 Rusya’sında "liberal burjuvalar", 1968 Paris’inde "komünist parti bürokrasisi" halkın taleplerini sindiremediyse, bugün de Türkiye halkının adalet, özgürlük ve ekonomik onur talebini bastırmak kolay olmayacaktır.
________________________________________
Son söz:
Siyaset mühendisliği halk hareketini ayrıştırmaya çalışabilir. Ancak kitlelerin ortak acısı, ortak hafızası ve ortak geleceğe dair inancı, bu mühendisliklerin çok ötesinde bir güç barındırır. Bugün meydanlarda ortaya çıkan şey yalnızca bir rejime değil, onu ayakta tutan tüm kliklere karşı bir başkaldırıdır.
________________________________________


diamonds: 0   likess: 0