
Bugün Türkiye'de siyaset, sadece sandıkta değil; diploma arşivlerinde, lojman inşaatlarında, zincir market raflarında, kuryenin navigasyon ekranında, kasetlerdeki uğultularda ve soğuk cüzdanların sessizliğinde de yapılıyor. Üstelik bu siyaset, görünürde farklı yönlere çekiştirilen ama özünde aynı imar rantı ve sermaye düzeneğiyle beslenen iki koldan yürüyor. Biri iktidar, diğeri muhalefet. Her ikisi de, seçmenin karşısına “adalet” ve “millet iradesi” söylemleriyle çıkarken, arka planda aynı çarpık düzenin çarklarını yağlıyor.